Mumya Mı Pasta Mı?
Geçtiğimiz günlerde gündem olan sözde "uzaylı mumyaları"nın bu sefer de pasta olduğunu iddia edenler çıktı.
Pasta videosunu ilk önce Twitter(X)'da yabancı ufo araştırmacılarının paylaşması vesilesiyle gördüm. Güldüm, "vay be ne yetenekli adam" dedim ve kendi hesabımda paylaşırken "tüh ya pastaymış" diye ekledim.
Hayatıma normal devam ederken gelen yorumları fark etmeye başladım.
İnanmak istemedim gerçekten ama hemen üzerine çok takipçili sözde "haber" hesaplarının paylaşımlarını görünce artık nutkum tutuldu.
"uzaylı mumyası pasta çıktı" başlıklarıyla hepsi birbirinden kopya haberler yapmış, insanlar inanmış bir de paylaşmış..
Bunun sebebi artık insanların hiçbir şeyi, araştırmayı geçtim tıklayıp 3 cümle fazlasını okuyacak sabrının kalmamış olması mı? Yoksa en başından inanmak istemedikleri bir mevzuyu çürütebilecek en absürt şeye bile tutunmak istemeleri mi tam olarak çözemedim.
Her türlü çok ciddi bir "doğru bilgi" krizindeyiz.
Özellikle Elon Musk'ın Twitter üzerinden para kazanma programını yürürlüğe sürmesi ile iyice çığrından çıkan bu durumun gerçekten de ana sebebi para mı?
Yanlış bilgiyi ilk paylaşanların ana motivasyon para ve ün olabilir fakat peki ya bunu yayanların motivasyonu?
Bir gönderinizin popüler olmasının tek yolu insanların onu beğenmesi, birbirlerine yollaması veya diğer sosyal medyalardan farklı olarak alıntılamasıdır. Twitter'ın en büyük farkı ve problemi bu alıntılama mekaniğinden geliyor.
Örneğin Youtube algoritmasında artık bizler sayısını görüntüleyemesek de "beğenmeme" mekaniği var. Bir videoda saçma sapan (Twitter'da olsa linç yiyecek) bir içerik varsa genelde insanlar tepkilerini gösterir, dislike tuşuna basar. Gerçi artık dislike tuşunun da çalışıp çalışmadığından emin olmamakla birlikte (bkz bu araştırma) en azından insanlar tepkilerini göstermek adına alıntı girmek ve videoyu paylaşmak zorunda kalmıyorlar.
Fakat Twitter'da bir dislike seçeneği olmamasını geçtim, insanların sözde tepkilerini gösterdikleri alıntılama mekaniği tamamen o gönderiyi daha fazla insana ulaştırmaya hizmet ediyor. Peki bu insanlar gerçekten tweetlerinin ne kadar kişiye ulaştığını umursuyorlar mı?
Gözlemlediğim kadarıyla bu yanlış bilgiyi ilk ortaya atan ve yayılmasına vesile olan insanların alt kategorileri var.
Son zamanlarda ana akım medyaya güvenin düşmesinden faydalanarak başlangıçta benim de özgür medya adı altında destekçisi ve takipçisi olduğum fakat zamanla doğru bilgi paylaşma gibi bir kaygıları olmadığını fark ettiğim haber hesapları şu an listede başı çekiyor. Bu hesaplar daha sonrasında yanlış haberi "düzeltmek" için genelde ana haberin altına kimsenin okumadığını bildiği bir yorum bırakıyorlar ve yanlış haberi aldığı etkileşimden dolayı kaldırmak yerine dolaşımda kalmasına müsaade ediyorlar. Gerçek bir habercinin yapmayacağını düşündüğüm bir hareket.
İkinci sırada "etkileşim bağımlıları" olarak nitelendirdiğim grup geliyor. Bu sıfatı aşağılama amacıyla yakıştırmadığımı söylemek isterim. Bu durum gerçek bir bağımlılık ve özellikle sosyal medya ile büyüyen nesil için ciddi bir problem teşkil ediyor. Bu insanlar, genellikle gençler sağlıklı bir sosyal hayatı deneyimleyemedikleri için sanal karşılığı olan sosyal medyada vakitlerinin büyük bölümü geçiriyor ve neyin gerçek neyin sahte olduğunu idrak edemeyecek hale geliyorlar. Örneğin geçtiğimiz günlerde kız arkadaşıyla "taciz şakası" kurgulayan genç.
Sonraki grup ise "Gerilla Marketing"ciler. Bu kimseler genellikle farklı bir platformdaki içeriklerine takipçi veya müşteri kazanmak amacıyla "reklamın iyisi kötüsü olmaz" diyerek insanları kışkırtacak paylaşımlar yapan hesaplar. Bunları kim takip ediyor demeyin anasayfanızda gördüğünüz ve linç yiyen pek çok kişi olaydan çok daha fazla takipçi ile ayrılıyor. Örnek vermemiz gerekirse geçtiğimiz aylarda gündem olan ve çoğunlukla "linç yiyen" Süt ve Pedro takma adlı onlyfans'e içerik üreten çift, Armağan Çağlayan ile yaptıkları röportajda buna değiniyor. Pedro kendisinin dijital pazarlamacı olduğunu söylüyor ve ekliyor "yaptığımız şeyler tamamen agresif bir pazarlama stratejisi üzerine kurulu."
Sonraki grupta ise gerçekten gördüklerine inananlar ve sorgulamadan, araştırmadan paylaşan kişiler yer alıyor. Bu kimselere cahil demek istemiyorum ama kesinlikle bilinçsiz ve hareketlerinin sonuçlarını öngörmeyen veya önemsemeyen biçimlerde paylaşım yaptıklarını düşünüyorum. Bu grup genellikle yanlış bilginin kaynağı olmaktan çok yayan kişileri oluştursa da başka platformlardan Twitter'a yalan bilgi taşınmasında rol oynuyorlar.
Son kaynağımız propagandacılar. Kendini açıklayan bir terim olsa da pek çok farklı alanda kendini sezdirmeden çok fazla yanlış bilginin yayılmasından sorumlular. Siyasi partiler olsun, terör örgütleri olsun, tarikatlar olsun hepsinin şu an yönettikleri, birden fazla ve gayet organik gözüken hesapları var ve buraya bir hayli kaynak harcadıklarını düşünüyorum. Aralarındaki en tehlikeli ve toplum, yönetim, adalet gibi pek çok önemli alanı etkileyebilme potansiyeli en yüksek grup. Hiçbirimizin propagandaya bağışıklığı olmadığını sürekli kendimize hatırlatmamız gerekiyor.
Yanlış bilgiyi sunmaktan çok yayma kısmında rol oynayan iki grup var. Bunlardan biri gündemde ne varsa mizah malzemesine çevirerek bu bilginin yine yayılmasına vesile olan bireyler. Bence gündemdeki herhangi bir konunun mizahının yapılmasında hiçbir sakınca yok fakat günümüzde bir bilgiyi en uzağa yaymanın en garanti yolu şakasını yapmak olduğu için genellikle en çok bu tarz gönderiler yüzünden yanlış bilgi yayılmış oluyor.
Son grubumuz ise duygularına yenik düşenler. Belki de bu yazıyı çoğu kişinin okumayacağını bilememe rağmen üşenmeden yazmama sebebiyet veren kimseler bunlar. Çünkü biliyorum ki hepimiz zaman zaman bu grubun bir parçası olduk. Her ne kadar rasyonel olduğumuza inanmak istesek de insan fazlasıyla duygusal bir varlık. İşin aslını bilmeden, gördüğümüz 140 karakter veya görselin bize yaşattığı yoğun duygular ile yanlış olmasa bile eksik bilginin yayılmasına vesile olduğumuz durumlar aslında bizleri tüm bu yanlış bilgi kaynaklarının ana hedefi haline getiriyor. Bizler duygularımıza hakim olabilirsek, bir bilgiyi gördüğümüzde önce durup bir nefes alıp işin aslını ufacık da olsa araştırarak paylaşmaya bu şekilde karar verebilirsek ve en önemlisi verdiğimiz etkileşimlerin gerçek değerini fark edebilirsek özellikle kötü niyetli bilgi kirliliği yaratanların motivasyonu kalmayacaktır.
Peki bunun önüne nasıl geçilebilir? Twitter'ın ABD'de yürüttüğü "komünite notları" uygulamasının kesinlikle bir an önce Türkiye'ye gelmesi gerekiyor. Yakın zamanda geleceği söyleniyor ve eğer siz de Twitter'ın deyimiyle "bird watch"a katılmak isterseniz buradan kayıt olabilirsiniz.
Tabii ki sosyal medya dezenformasyonu Twitter ile sınırlı değil. Benim en çok vakit geçirdiğim ve insanlara ulaşmak için kullandığım platform olduğu için gözlemlerimi paylaştım. Ama genel olarak kullanıcının bilinçlenmesi tüm platformlarda iyileşmeye sebep olacaktır. Bilinçlenmemizin ne pazarlamacıların ne siyasilerin, yani güç sahibi herhangi birinin işine gelmeyeceğini göz önünde bulundurursak bu işte de maalesef biz bizeyiz..
Eklemeden geçemeyeceğim tüm bu uzaylı mumya pastası mevzusunda inanılmaz yetenekli ve pek çok insanı kandırmayı başaran pastacıya kimse hakkını vermedi bari ben vereyim. Kendisinin Twitter hesabına buradan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca bizim bir dezenformasyon yasamız vardı ne oldu ona?
AI'n gelişmesiyle beraber bu dezanformasyon çok daha artacak, geçenlerde bi youtube videosu izlemiştim (https://youtu.be/McM3CfDjGs0?si=0ithpbWyOOCUzrb2), her gün bilim-teknoloji gibi konularla ilgili yalan yanlış videolar paylaşıyorlar ve muhtemelen ai ile yapılıyor; bazılarının milyon abonesi bile var :D. Bu konuda yapabileceğimiz en iyi şey diğer insanları bilinçlendirmek ve bunu yaptığın için teşekkür ederim. Favori yayıncım HYPERSL .
Allahım her şey pasta çıkıyor YOKSA BEN DE Mİ PASTAYIM xdd
Hayır pastacılar da nasıl bir tarikat abi? Sen nasıl her trend olan şey hakkında pasta yapıyorsun bir de bu kadar gerçekçi yapabiliyorsun? Pasta dezenformasyonunu yayanın da inananın da cebine koyayım bu arada, millet uzaylı cesedini tartışacağına bu pasta olayının gerçek olup olmadığını tartıştı hemen orada da dıj güçler, cia, bill gates, masonlar, hasan mezarcı, asrın tok ve illüminatı karlı çıktı.
şahaser.
Çok güzel bir yazı irem sevinç kendirci sakmar yine kalitesini belli etmiş